Reklam
Sevim FAZLIOĞLU

Sevim FAZLIOĞLU

Psikolog

TAKINTI HASTALIĞI OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB)

29 Temmuz 2019 - 13:43

Düşüncelerin seni ele geçirmiş ve kıpırdayamıyor musun? Zihnini kontrol edemiyor, sürekli istem dışı davranışlarda mı bulunuyorsun? Tam evden çıkmışken ocağı, ütüyü ya da lambaları tekrar kontrol etmek için eve geri dönüyor musun? Elini saatlerce yıkasan da temizlenmiş hissetmiyor musun? Kendini cinsel ilişkiden sonra lanetlenmiş, kirlenmiş gibi mi hissediyorsun, saatlerce yıkansan da ağır bir günahtan arınmamış gibi mi düşünüyorsun? Duvarda asılı olan tablo azıcık kaymış olsa bile yamukluğuna dayanamayıp düzeltmeden duramıyor, tabloyu düzeltmezsen kötü senaryolar yazıp kendini huzursuz mu ediyorsun? Saplantılı olan düşüncelerini kontrol edemiyor musun? Mutfağa girip yemek yapacakken eline aldığın bıçakla aile fertlerinden birine zarar vermekten korkup, bıçağı eline almaktan vaz mı geçiyorsun? İstemediğin halde bu düşünceler ya da bu düşüncelere benzer takıntılar, istemsizce zihninde tekrarlanıyor ve yapmazsan kötü bir şey olacağına mı inanıyorsun? 

Bir işe gitmeden önce kapıyı 20 kez kontrol etmek OKB’li bir hasta için bir ayin gibidir. Ancak bunu yaptığında başına bir şey gelmeyeceğine inancı tamdır. Bir şey için endişelenmek ve bir-iki kez kontrol etmek normaldir. Ancak OKB’li hastalar için bu kontrol sınırları aşmıştır ve durdurulamaz hale gelmiştir. Herkesin zaman zaman rahatsızlık yaratan, zihninden atamadığı kaygılı düşünceleri olmakla beraber, kişinin zihnini ele geçiren, beynine hükmeden, tekrar tekrar beliren davetsiz düşünceler, dürtüler olduğunda bu durum bir obsesyon olabilir. Obsesif kompulsif bozukluğu (OKB) olan kişiler genellikle obsesyonların kendi zihinlerinin bir ürünü olduğunu bilir ancak bunu ne kontrol edebilirler ne de bundan kurtulabilirler. Obsesif kompulsif bozukluğu olanlar obsesyonlarını sıklıkla belli bazı ritüellere (tekrarlayıcı davranışlar) başvurarak azaltmaya, baskılamaya çalışır. Bu ritüelleri gerçekleştirmeye kendilerini adeta mecbur hisseder ve bunları bazen saatlerce sürdürdükleri de olur. Ritüeller devreye girmişse bu durum kompulsiyon adını alır. Kişide hem obsesyon hem de kompulsiyon mevcut ise ve bu durum kişinin yaşamını zorlaştırıyorsa obsesif kompulsif bozukluk tanısını koymak mümkündür.
  Obsesyon
Kişinin zihnine girmesine engel olamadığı, zihninden uzaklaştıramadığı düşünce, fikir ve dürtülerdir. Kişinin isteği dışında gelirler, kişi tarafından mantıkdışı olarak değerlendirilirler ve yoğun sıkıntı ve huzursuzluğa yani anksiyeteye neden olurlar. 
Yaygın Obsesyon Belirtileri
  • Pislik veya mikrop bulaşmasından korkma
  • Hata yapmaktan korkma
  • Şeytanca veya günahkâr düşünmekten korkma
  • Düzen, simetri ve kusursuzluk ihtiyacı
  • Başkalarına zarar vermekten korkma
  • Aşırı kuşku ve sürekli güvence ihtiyacı
  • Rezil olmaktan korkmak veya sosyal açıdan kabul edilemez bir şekilde davranmaktan korkma
 
 
  Kompulsiyon 
Obsesyonların neden olduğu yoğun sıkıntı ve huzursuzluğu azaltmak ya da ortadan kaldırmak üzere yapılan yineleyici davranış ve zihinsel eylemlerdir. 
 
  Yaygın Kompulsiyon Belirtileri 
  • Tekrar tekrar yıkanma, duş alma veya ellerini yıkama
  • El sıkışmayı veya kapı tokmağına dokunmayı reddetme
  • Değeri olmayan şeyleri toplama veya biriktirme
  • Kilit, ocak gibi şeyleri sürekli kontrol etme
  • Sürekli bir şeyleri belirli bir sıraya göre düzenleme
  • Belirli kelimeleri, cümleleri veya duaları tekrarlama
  • Genellikle rahatsız edici olan, akıldan çıkmayan ve uykuyu bölen görüntülere, kelimelere veya düşüncelere takılıp kalma
 
OKB Hangi Yaşlarda Başlar ve Kimlerde Daha Sık Görülür?
 
Takıntı hastalığı %65 25 yaşından önce, %15 35 yaşından sonra başlar. Genellikle ergenlik döneminde ve 20-30'lu yaşlarda başlamasına karşın, okul öncesi çağdaki çocuklar dahil herhangi bir yaşta görülebilir. Özellikle erkeklerde daha erken yaşlarda başlar.
 
OKB’nin Nedenleri Nelerdir?
 
  Genetik nedenler; OKB’li hastaların anne-babalarında ve diğer birinci derece akrabalarında OKB’nin sık olarak görülmesi hastalığın genetik olabileceğini düşündürtmektedir.
Beyin işlevlerinde bozulma ve serotonin; Beyin üzerinde yapılan araştırmalarda beynin bazı bölgelerinde ve özellikle de beyin içindeki sinirsel iletimde önemli rolü olan serotonin maddesinin işlevlerinde bozukluk saptanması bunların OKB’nin nedeni olarak araştırılmasına yol açmıştır.
Çocukluk çağı travmaları; Çocukluk çağı travmalarına (örneğin, cinsel istismar) maruz kalanlarda ileri yaşamlarında önemli bir stres yaşantısı ardından OKB’nin ortaya çıkabilmesi erken çocukluk dönemlerinin OKB gelişiminde önemli rol oynadığını göstermektedir.
 
OKB Tedavisi Nasıl Olur? 
 
Obsesif kompulsif bozukluk zamanla ve kendiliğinden geçen bir hastalık değildir. Rahatsızlığın daha fazla ilerlememesi için tedavi şarttır. Erken teşhis bu konuda da önem taşımaktadır, böylece tedavi süresi kısalır. OKB’ de özellikle iki tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Bunlardan ilki bilişsel davranış terapisidir. Kişi terapide korkuları ile yüz yüze gelerek, maruz bırakma ile sıkıntılarının üstesinden gelmeyi öğrenir. Bu tedavi yöntemi rahatsızlığın tamamen geçmesine değil, azalmasına odaklıdır. İkinci tedavi yöntemi ilaç tedavisidir. İlaç tedavisinde trisiklik antidepresanlar ve selektif serotonin geri alım inhibitörleri tedaviye yardımcı olmaktadır. İlaç ve bilişsel davranış terapisine cevap alınamayacak kadar şiddetli bir vaka ise Eloktrokonvulsif Terapi (EKT) kullanılabilir. EKT ile hastanın başına elektrotlar takılır ve beyne nöbete sebep olan bir dizi elektrik şoku verilir, bu nöbetler beyinde nörotransmitterlerin salınmasına neden olur.
 
OKB’li Birine Nasıl Davranılmalı?
 
OKB hastası bir bireyle iletişimde en önemli nokta dengeyi sağlamaktır. Öncelikle bu kişinin durumunun bir hastalık olduğunun farkında olmak gerekir. OKB’li hastalar sıklıkla takıntılı düşünce ve davranışları çevredekiler tarafından fark edildiğinde, öğrenildiğinde nasıl karşılanacakları, ile ilgili endişe yaşarlar. Çoğu hasta ayıplanacağı, dalga geçileceği, küçük düşürülebileceği düşüncesi ile hissettiklerini paylaşmaktan ya da açığa vurmaktan kaçınır. Hastalar, damgalanma kaygısı ile tedaviye hastalığın başlamasından çok uzun süre sonra gelebilmektedir.  Aile üyeleri ve arkadaşları hastanın zaman zaman çevreye de huzursuzluk verecek düzeye varan takıntılı davranışlarının hastalar tarafından engellenemeyen, karşı koyamadıkları düşüncelerden kaynaklandığını bilmelidir, tedaviye uyum sağlanması konusunda yardımcı olmalıdırlar.
Bu rahatsızlıkta olan kişiye aşırı uyum göstermek veya çok fazla tepki vermek hastalığın ilerlemesine neden olabilir. OKB’li kişinin davranışlarını, isteklerini beslemesine yardımcı olunmamalıdır. Mesela ’O sandalyeye oturma!’ dediklerinde sandalyeye oturarak maruz bırakmanız gereke bilir.
 
Maruz Bırakma ve Tepki Önleme Nedir?
 
Maruz bırakma ve tepki önleme müdahalesi temel olarak halk arasında korkuların üzerine gitmek olarak adlandırılan durumun sistematik ve adım adım yapılan halidir. Kişiler rahatsızlık veren ve kaçındıkları durum, nesne ya da düşüncelerle (yani obsesyonlarla) karşı karşıya getirilir ve daha önce yaptıkları ritüeller ya da kaçınma-önlem alma davranışlarını yapmaları önlenir. Daha doğrusu yapmamaları için cesaretlendirilir ve kendi kendilerini zorlamaları için destek verilir. Yoksa kişi terapist tarafından zorlanmaz ya da danışana fiziki bir müdahalede bulunulmaz. Böylece amaç bu ritüel ya da önlem alma davranışlarını yapmadan da kaygılarının düşeceğini ve korkulan durumun gerçekleşmediğini görebilmelerini sağlamaktır. 
 
 
 
 
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum